Arayışı yüzlerce yıl süren diyar: Meçhul Güney Toprakları

Ünlü filozof Aristoteles, dünyanın dengesini sağlamak için, güney yarım kürede de, kuzeydeki kadar büyük kara parçası olması gerektiğine, aksi halde dünyanın dengesini yitirip devrilebileceğine inandı. Avustralya’yı arama macerası da o zaman başladı.

William Dampier

Ekvador Postası'nın William Dampier için 2006 yılında çıkardığı pul ve Dampier'in Thomas Murray (1663- 1735) tarafından yapılan bir portresi Source: Wikimedia (public domain)

Tarihte bilmeden de olsa Avustralya’nın adını ilk anan kişi, Yunan filozof Aristoteles’tir (MÖ 384-MÖ 7 Mart 322). Aristoteles, Terra Australis Incognita (Meçhul Güney Toprakları) kavramını ortaya atarak, maceracıların, hazine avcılarının, korsanların yüzlerce yıl sürecek arayışının nedeni oldu. Aristoteles’e güneydeki meçhul toprak fikrini İyonyalı filozof, matematikçi Pisagor (MÖ 570-MÖ 495) verdi. Pisagor, ‘Bir dik açılı üçgende dik kenarların her birinin uzunluklarının karelerinin toplamları, hipotenüsün uzunluğunun karesine eşittir’ teziyle üçgeni olduğundan daha karmaşık hale getirerek günümüz okul çocuklarının nefretini kazanan ve ‘sayıların babası’ olarak bilinen filozoftur.
Pisagor
Raffaello tarafından çizilen Pisagor Source: Public Domain
Pisagor dünyanın yuvarlak olduğuna karar vermişti. Aristoteles, bu fikri işleyerek dünyanın dengesini sağlamak için, güney yarım kürede de daha keşfedilmemiş, kuzeydeki kadar büyük kara parçası olması gerektiğine kanaat getirdi. Aristoteles’e göre güneyde kara olmaması imkânsızdı. Aksi halde dünya dengesini yitirip devrilebilirdi!

MS 150’de Mısırlı astronom Ptolemy daha da ileri gitti ve çizdiği dünya haritasında güney yarım küreye tamamen uydurma, kocaman bir kara parçası oturtuverdi. Papirüs kâğıdına çizilen bu Terra Australis, sonraki yüzlerce yıl boyunca en azından kaşiflerin kafasında gerçekti ve o diyarı keşfetme tutkusunu canlı tuttu.
map
Ptolemy'nin haritasının Francesco di Antonio del Chierico tarafından 1600'lerde çizilen kopyası Source: Public Domain
Terra Australis’in keşfi için bilinen ilk sefer emrini İspanyolların Peru valisi 1567’de verdi. Kaptan Alvaro de Mendana yolda dümencinin tavsiyesine uymayıp rotayı aksi yöne kırınca, Avustralya’nın doğu kıyıları yerine Solomon Adalarına ulaştı. Yerlilerin, bir erkek çocuğun vücut parçasını yemesi teklifini reddedince, yola çıkma amaçlarından biri olan Katolik dinini yayma şansı da kalmadı ve geri döndü.

Mendana’nın Pasifikte yaptığı iki yolculuk, yanındaki Portekizli haritacıya ilham verdi. Pedro Fernandes de Queiros, Terra Australis’in var olduğuna candan inanıyor, o zamanki adı East Indies olan Endonezyalı Müslümanlar ya da Protestan İngilizlerin, Terra Australis’i Katoliklerden önce keşfederek, lanetlenmesine neden olacakları düşüncesinden dehşete düşüyordu. Queiros, Tanrının Katolisizmi Terra Australis’e götürmesi için kendisini seçtiğine inandı. Papa Clement VIII kendisine bu görevi verene kadar kapısında bekledi ve amacına ulaştı.  

De Queiros, ikisinin de adı San Pedro olan iki gemiyle Terra Australis’i keşfetmek üzere 1605’te yola çıktı. Bir gemiyi De Queiros, diğerini Kaptan Torres yönetiyordu. De Queiros, Vanuatu’ya ulaşınca buranın Terra Australis olduğunu, yerlileri Katolik yapıp, mermer ve altından yeni bir Kudüs inşa edeceğini ilan etti.

Adanın çevresinde dolaşan Torres ve De Queiros’un mürettebatı, kaptanın yaptıklarının anlamsız olduğunu biliyordu. De Queiros’un tayfası ayaklandı. Kaptan kendisini odasına kapatıp üç ay dışarı çıkmadı. Gemisi Amerika’ya geri dönerken, Torres, Terra Australis’i aramaya devam etti. Buldu da. Ama Cape York’u (Avustralya’nın en kuzey ucu) uzaktan görüp küçük bir ada olduğuna karar verdi ve Avustralya’yı keşfeden ilk Avrupalı olma imkânını yitirdi.

Dünyanın çevresini üç kez dolaşan korsan: William Dampier

William Dampier ilk profesyonel İngiliz turistti. Dünyanın çevresini üç kez dolaştı. Dampier ayrıca bir Karayip korsanıydı da. Ama çok duygusaldı. Denizlerde öldürdüğü insanlara ilişkin üzüntüsünü günlüğüne yazardı, öldürmekten üzüntü duymadığı tek varlık İspanyollardı.

1688’de korsanlık yaptıkları gemiyle İspanyolların eline düşmemek için, korsanlar arasında ‘boş’ ‘işe yaramaz’ olduğu bilinen güneydeki topraklara gitmeye karar verdiler. Dampier 4 Ocak 1688’de Batı Avustralya’ya ayak bastı. Kısa süre kaldığı Avustralya’daki izlenimlerini günlüğüne kaydetti. Dampier, burada yaşayanları dünyanın en sefil insanları olarak tarif ediyordu. Yüzlerinin şeklinde bir meymenet yoktu!

Dampier İngiltere’ye dönünce seyahatleri ve yaşadığı maceraları kitap olarak yayınladı. A New Voyage Round the World başlıklı kitap 17. Yüzyılda İncil’den sonra en popüler kitap haline geldi. Kitapta Filipinli kadınların cinsel özelliklerinden, karşılaştığı ve öldürdüğü kişilere; katıldığı deniz savaşlarından egzotik meyvelerin tarifine kadar her şey vardı.

Kitabın başarısı William Dampier’i teşvik etti ve Terra Australis’i keşfetmek için 1699’da tekrar yola çıktı. Yolculuk çok kötü geçti. Gemi su sızdırıyordu. Kısa süre sonra mürettebatın dişleri dökülmeye başladı. Hastalıklar yayılınca mürettebat isyan çıkardı. Dampier, Batı Avustralya kıyılarına 100 mil kala mürettebatın talebine uyup İngiltere’ye geri dönmek zorunda kaldı. Bu seferini anlattığı A Voyage to New Holland ilk kitabı kadar ilgi çekmedi ancak İngilizlerin Avustralya’yı keşfe yönelik ilgisini canlı tuttu.
dampier
Caspar Luyken çizimiyle Dampier Aceh açıklarında (Rijks Museum) Source: Public Domain
Dampier’in kitabında Avustralya’ya ilişkin hoş tek bir satır bile yer almadı. Doğal hayat korkunçtu. Köpek balıkları, yılanlar dayanılır gibi değildi. Kertenkeleler dünyada var olan en çirkin yaratıklardı. Dampier’in bu yazdıkları sıradan okurun değil, ancak Charles Darwin gibi gelecekteki doğacı ve biyolojistlerin ilgisini çekebilirdi. Nitekim Charles Darwin Avustralya’ya geldi.

Dampier’in yazdıkları daha sonra dünyanın en ünlü macera romanlarını yazanlara ilham da oldu. Güliver’in Maceraları’nı yazan Jonathan Swift’in kahramanı Lilliput, Tazmanyalıydı. Dampier’in yol arkadaşı Alexander Selkirt’in ıssız bir adaya bırakılması öyküsü, Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe kitabını yazmasına neden oldu.

David Hunt’ın Girt adlı kitabından yararlanılmıştır.


Share
Published 12 June 2016 9:56pm
Updated 12 June 2016 10:40pm
By Ismail Kayhan


Share this with family and friends